Entry Sol'u | Devrim İşçisi,Barış Savaşçısı,Halk Devrimcisi..
Yılmaz Güney Kimdir ?
Yılmaz Güney'in asıl adı Yılmaz Pütün'dür. Lise yıllarında komünizm propagandası yapmaktan arandığı için filmlerde başka soyadı kullanmış ve bu soyadla anılmıştır hep. Yoksul bir Kürt işçi ailesinin çocuğu olan Güney 1937 yılında doğar. Kendisini asimile edilmiş Kürt olarak tanımlamıştır. Sinema dünyası ile tanışıklığı çocukluk zamanlarına dayanır, Adana'da bir süre bazı film şirketlerinde çalıştı. Üniversite okumak üzere gittiği İstanbul'da Atıf Yılmaz ile tanışması sinema dünyasının içine girmesini hızlandırdı. Bu süreçte bir yandan da hikâyeler yazıyordu. Güney sinemaya olan sevgisini şöyle anlatır: "Sinemayla karşılaşmam 13 yaşındayken oldu. Kavgalı dövüşlü filmlerin gösterildiği fukara sinemalarına gidiyorduk. Kendimizi daha rahat hissediyorduk bu sinemalarda. Mesela bir Galatasaray Sineması vardı, çok güzeldi. Önünden geçer bakardık ama çok lükstü gitmeye korkardık. İstesek parasını verip girebilirdik. Ama ne kıyafetimizi ne de yapımızı uygun görmezdik o sinemaya."
Güney, Seyyet Han, Aç kurtlar (1969), Umut (1970), Umutsuzlar (1971), Acı (1971), Ağıt (1971) gibi filmlerinde ülke gerçekliğine ve ezilen insanların hiyakesine odaklanan bir anlatım geliştirdi. Onun sineması yaşamı canlı gerçekliği içinde yansıtır ve güçlü bir ezilenden yana tavır içerir.
Güney, 1974′te yönettiği Arkadaş'ta ve daha sonra hapse girdiği için Şerif Gören tarafından tamamlanan Endişe`de (1974), gene hapse girdiği için sadece senaryosunu yazdığı, Şerif Gören tarafından yönetilen Yol`da (1982), ölümünden önce yurtdışında yönettiği son filmi Duvar`da (1983) kendine özgün tema ve anlatım biçimlerini geliştirerek uyguladı. Yurtdışına çıktıktan sonra kurgusunu yapıp gösterime çıkardığı Yol, 1982 Cannes Film Şenliği`nde Kayıp (Missing) adlı filmle birlikte büyük ödül olan Altın Palmiye'yi paylaşarak Türk sinemasına tarihinin en önemli ödüllerinden birini daha getirdi.Yılmaz Güney 1974 yılında Adana Yumurtalık Savcısı'nı öldürme suçundan, 18 yıla mahkum oldu. 1981 sonunda Isparta Yarı Açık Cezaevi'nden kaçtı ve yurt dışına gitti. Fransa'ya sığındı. 1983′te Türk vatandaşlığından çıkarıldı. 9 Eylül 1984′te kanserden öldü ve orada toprağa verildi.Bu büyük sanatçıyı saygıyla anıyoruz.